Bir Kuş Kondu Pencereme


                                                Özgürlük yoluna giremezsen,                         
                                                 Bu yolda koşamazsan var gücünle,
                                                Yıkayamazsın yüzünü yüreğinin kanında,
                                                 Yarın avcunu yalarsın.
                                                          (Ömer Hayyam)

           Rüzgar ile aralandı perdem.Aydınlattı ay ışığıyla is tutmuş odamı.Gözlerimi kamaştırdı,umutsuz aynalarıma.

            Bilmem kaç yıldan beridir görürüm gardiyanı.Ümitli bekleyişim sürüyor.Kitaplarım ve ben derin bir sohbet içerisinde dalmışız.

            Aşçımız değişti her halde iki aydan beri ayrı bir lezzet var,yoksa ben mi alıştım.Geçen gün yeni bir arkadaşım oldu.Çok güzel ama nazlı.Beni her sabah aynı saatte uyandırıyor.
                                            
                                      

           Sana geçen gün mektup yolladım,sözde götüreceğine söz vermişti.Unuttu belki,ama senin haberlerini hep getiriyor benden kaçamazsın.

          Yeni bir kitap daha bitirdim.Bizi yazıyordu sanki;umudun,tutkunun ve aşkın ne kadar büyük bir güç olduğunu ve nelere kadir geleceğini.

        Yeni kıyafetlerim geldi teşekkür ederim.Aldığın beyaz tişortü çok sevdim.Sen kokuyorsun,umut kokuyor.

      Saçım,sakalım birbirine karışmış.Gardiyana söyledim,berbere götürecekti beni.Bitlenmekten korkuyorum,sık sıkta yıkanıyorum.Seninle sakal yüzünden kavga ettiğimiz günler geldi aklıma.

       Sen uzatmamı isterdin ben ise hep keserdim.Kestiksen sonra ise yüzümü morartana kadar öperdin.

       Geçen gün revire gittim.Enfeksiyon iyice vücudumu sarmış.Hastahaneye sevk edebilirler.Karanlık iyice çökmeye başladı.Fazla uzatmadım bu kez,beni düşünme.Kendine iyi bak.Arkadaşım sana bu mektubu getirecek.

      Sessizlik ve karanlık yine çöktü.Ruhum bir anda daraldı.Ay ışığıda yoktu.Yeniden umutla bağlandık tekrardan doğacak güneşe.

     Güneş tüm ihtişamı ve umuduyla tekrardan doğar.Gardiyan her zamanki gibi kahvaltıları dağıtmaya başlar.Sıra ona gelinde ise ağzı kanlı bir vaziyette yer de uzanmış haldedir.Nefes almakta zorlanıyor.

      Hemen revire kaldırılır.Lakin durumu vahim.Hastahaneye yetişmesi meçhul.Arkadaşı yine gelir,eli boş değil mektubu adresine ulaştırmış ve yanıtı getirmişti.

        Belki de bu son mektubu,eşi ona tahliye olacağının haberini verecekti.Güneş bu kez onun için doğacaktı.Belki de yok işte,bir kefen iki metre mezar ve bir avuç toprak.

      Hani hep söyleriz ya;kuşlar kadar özgür olmak istiyorum.Nedir sizce özgürlük?Bizler nasıl ki kuşları kıskanıyorsak,bizi de kıskanan birileri olduğunu unutmayın.

    Bir mahkumun eşine attığı hikayeden esinlenerek yazdım beni baya  etkilemişti,bir an düşündüm.Neden dedim içinden,neden özgürlükleri uğruna,kimine göre bir hırs,bir anlık öfke veyahut tercih meselesi diyeceğim.Bu işin tercih meselesi olmaz.

     Ruhunun kuşlar kadar özgür dolaşması umuduyla güzel insan.Özgürlük;siyahların arasında maviliklere bürünen,bir umut ışığı.Olmasın...

Yorumlar

  1. Nasıl desem konu güzel akışta öyle insanı alıp götürüyor ama yazım yanlışları okurken ağzını burnunu dağıtıyor akışın ...olacak inşallah kendi yazdıklarını okumaya başladığın zaman...

    YanıtlaSil
  2. Hem ben hemde koordinasyon ekibim çok itinalı bir şekilde çalışıyoruz.Kendimizi geliştiriyoruz.Daha ayrıntılı okuyacam.

    YanıtlaSil
  3. Kalemin güçlensin ortak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ortak.Seninle daha güçlü olacak.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar