Sessiz Kaldırımlar


                                                                                     Ah,doyulur mu,doyulur mu?
                                                                                                  Canana kıyılır mı?
                                                                                                     Canana kıyanlar
                                                                                         Hakk`ın kulu sayılır mı?
                                                                                         (Neşet ERTAŞ)


            Sessiz sessiz dolaşıyor.Kaldırımlar,şahit oluyor.Bir çığlık kopuyor.Bedeni ile ruhu arasında ki o çetin savaşa mahkum oluyor.Bir anda ışıklar açılıyor ve alışkılanıyor.


             Yıl 1990;Temmuz sıcağında bir bebek ağlama sesi duyuluyor.6 senelik bekleyiş.Köy ortamı,yeni babaya müjde verilir.Nur topu gibi bir kızın oldu.Babanın ümitleri kırılıyor.İlk çocuk,hemde kız.


             Sakin bir hasat zamanı geldi.O yıl  ayrı bir bereket olmuş.Bir anda işleri açılmış.Babaanne ziyarete gelmiş.Büyük bir sevinçle erkek torun ümidiyle.Ümitleri suya düştü maalesef.Suç gelinde zaten sevmedim ben bu kadını.Gel sana daha iyi bir kız bulalım.

          Adamcağız iki derede bir arada kalmış.Severek evlendiği kadın mı? yoksa annesi mi? Adam bir an düşünmüş yıllarca bekledim olmadı,belki yeni biriyle olur mu?Ucunda ölüm yok ya olsun.Denemekte fayda var,hem birbirlerine yardım eder.

         Bir hışımla annesinin yanına gider.Ben teklifini kabul ediyorum,hemde birbirlerine yardım ederler.Bu konuşmayı eşide duyuyor.Adeta kaynar su dökülüyor üstünden.Baba ocağına dönmek olmaz.

       Anne ekibini kurmuş diğer köye gitmiş.Orada dünya tatlısı bir kız bulmuş.Gözleri zeytin karası gibi,kaşları hilal selvi boylu bir genç kız.Anne oğlunu övüyor.Oğlumun tarlaları var,boylu poslu,yağız bir delikanlı.

       İki tarafta kabul eder.Düğün hazırlıkları başlar.Bohçalar hazırlanır,çeyizler sergilenir,koçlar götürülür.Düğüne iki gün kala,adam eşinin yanına gelir.O arada bebeği kalkar ve ağlamaya başlar.Baba tam beşiğe doğru yönelecekken annesi çağırır.Nadiren kızını kucağına alır,ama her aldığında dünyanın en rahat ve huzurlu insanı oluveriyor.

          O büyük gün gelir çatar.Kazanlar da yemekler pişirilir.Davullar susmak bilmez.Bir taraftan yemekler yeniyor,bir taraftan da eğleniliyor.Anne mutlu,adam bir yandan seviniyor bir yandan için de bir burukluk var.Bebek ağlamaktan çatlayacak.Adam eşinin yanına gelir.Hakkını helal et.Sen benim kalbimin tek sahibisin bunu asla unutma.Git buradan yüzünü görmek istemiyorum.

         Gecenin sonuna gelinir,gelin yatak odasına götürülür.Adamda gelenek gereği yumruklanarak odaya götürülür.Adam iki rekat namaz kılar.Lakin namaz kılarken,kalbine bir bıçak saplanır.Bebekte öyle bir ağlıyor ki.Adam namazı bitirir.Gelinin duvağını açmasıyla yere yığılır.Bir çığlık duyulur.Yardım edin!Anne ve arkadaşları kapının önünde bekliyorlar.Bir anda odaya girerler.Adam yerde yığılmış.Nabız yok!Nefes alamıyor!

          Anne delirmiş,düğün evi cenaze evine dönüştü adeta.Ağıtlar yakılıyor.Eşi köşede,öksüz kalan çocuğuyla hayattan bir kez daha tokat yemişçesine çaresizce içini döküyor.Anne bir anda kadına doğru koşuyor.Hepsi senin ve bebeğin yüzünden.Lanet olsun size,öldüreceğim sizi.
                                  
         Kadın tehditlere,şiddete dayanamayıp kızınla birlikte bir gün köyden şehre kaçarlar.Anne peşlerini burada da bırakmaz.Kadın ve kızı sürekli kaçarlar.

          En son şehirde iki yaşlı çift bunları görür.Hali vakti yerinde olan adam kadına bir teklif sunar.Yanımda ev işlerine yardım eder misin? Hem sana kalacak yer ayarlarım.Kızının okul masraflarını karşılarım.Kadın ilk başta tedirgin olur,lakin sonradan teklifi kabul eder.
   
        Yeni bir sayfa açıldı.Kadın ve kızı için,bundan sonraki hayatlarında ise mutlu olmayı ümit ediyorlar.Kızın okul çağı geldi.Yaşlı adam sözünü tuttu ve en iyi okula kaydını yaptırdı.Kız çok heyecanlı yaşlı adam okula her gün onu bırakıp kendisi alıyor.

         Gel zaman git zaman!Bu kız üniversiteyi kazanır.Cerrah Paşa Tıp Fakültesini.Genç kızımız tahsilatını derece ile bitirmiş.Annesinin umut ışığı oluyor.Yaşlı amcası maalesef 4.sınıfta iken vefat etmiş.

        Genç kızımız aşık olmuş,hemde yaşlı amcasının torununa.O da aynı fakültedeymiş.Yaşlı adam ölmeden önce bunlara yüzük taktırmış.Okul da bitmiş,evlenmek için bahane kalmamış.Bu iki doktorun tayinleri kızın kaçtığı yere,baba ocağına çıkmış.Kız çok tedirgin olmuş ilk başta,ama eşi yanında olduğu için biraz daha rahatmış.

        İki doktor,görev yerlerine gidiyor.İkisi de çok heyecanlı,kız ilk hastasını tedavi etmeye gider.Yaşlı bir teyze son nefeste gelmiş.Genç kız,yaşlı teyzeye müdahale eder.Adını sorar ve o an şok geçirir.Yaşlı teyze,yıllar önce annesini ve kendisini öldürmek isteyen babaannesiymiş.Yaşamı torununa bağlıdır.Genç kız görevini layıkıyla yapıyor.Nafile babaannesinin vücudu yenik düşüyor.

        Genç kız bunu önce eşine daha sonra annesine anlatıyor.Tabii akrabaları ise doktorun kim olduğunu öğreniyorlar.Hiddetle hastahaneye gelen akrabaları doktoru tehdit ediyorlar.Sen öldürdün!Seni de anneni yaşatmayacağız.

        O gün nöbete kalan genç kız,sabah karşı hastaneden eve gitmek üzere yola çıkar.Yol da bir anda iki araba ile önü kesilir.10 şarjör ile arabasını yaylım ateşine tutulur.Orada gözlerini yumar.

        Annesinin yerini tespit ederler,aynı zamanda ama silahla değil!Benzin döküp evinde uyurken diri diri yakılarak can verir.


         Dedim ya!Kalemim burkuldu,yazarken kendime hakim olamadım.Oyun biter,kartlar kapanır.Bir güneş daha batar.Doğmamak üzere.Kelimeler ile anlatamam bu duyguyu.Sessiz ve karanlık kaldırımları çığlıklar aydınlatmasın.YETER!!

     


 



               

Yorumlar

Popüler Yayınlar